Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mart, 2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
 BİZ KİMDEN KAÇIYORDUK ANNE YORUM-İNCELEME İzlediğim filmlerin ve dizilerin mutlaka internette yorumunu arar, okur, incelerdim. Fakat genelde çok az inceleme yazısı bulabiliyorum. Dün itibariyle, Netflix'in en çok dikkat çeken yeni yapımlarından olan "Biz kimden kaçıyorduk anne?" dizisini bitirdim. Bu nedenle iki çift kelam etmek istedim. Eser miktarda spoiler içerebilir.   Diziyi görsel açıdan, oyunculuk açısından ve konu açısından çok beğendim açıkçası. Uyarlanmış dizinin kaynağı olan romanın yazarı Perihan Mağden orjinal bir konu işlemiş ve yapım da bu hikayeden kendine bol görsel şölenli, kovalamacalı, çocukluğu yaralı olan seri katilli bir hikaye çıkarmış. Her ne kadar romanda Perihan Mağden'in ilgilendiği ile dizinin odağı oldukça farklı olsa da ben zaten uyarlama bir filmin illa ki kitabı yansıtmak gibi bir gayesi olması gerektiğini düşünmüyorum. Bu yüzden filme bu yönde getirilen eleştirileri kabul etmek mümkün değil. Kutsal Motor Youtube kanalında bu yönde ço
 ÇALIŞAN KADIN, ÇALIŞMAYAN KADIN MESELESİ      Geçenlerde instagram keşfette Müge Anlı'nın bir gariban kızımıza hiç çalışmayacak mısın, asalak gibi yaşayacak mısın minvalinde sözler söylediği sahne karşıma çıktı. Aslında Müge Hanım'ın doğru bir noktaya temas ettiğini fark etmiştim ama ortada bir kekremsilik vardı. Yorumlara baktım üslup olarak Müge Hanım'ın aşağılayıcılığı tasvip edilmemişti. Gencecik, sağlıklı bir insanın kendini salıvermesi, hiçbir gelecek planının olmaması ve hayatını bir erkeğe bağlaması akabinde büyük ihtimalle ondan beklediklerini göremeyecek olması üzücü elbette. Fakat şu sıralar unuttuğumuz bir şey var o da ev hanımlığı diye bir olgunun Amerika'dan Avrupa'ya yüzyıllardır var olan bir gerçek olduğu. Mesela hiç unutmam "World War Z" filminde Brad Pitt'in canlandırdığı karakterimiz dünyayı kurtarırken sevgili eşi kızıyla birlikte kamplarda hayatta kalma mücadelesi içinde eşini beklemişti. Kadınların çalışması ve iş hayatında yer e
     HIZLI HIZLI KONUŞAN İNSANLAR :)      Bazen çok iyi anlıyorum bazı insanların neden hızlı hızlı konuştuğunu, neden hırçın olduğunu, neden sürekli savaş halinde olduğunu. Hayat eşit koşullarla başlamıyor kimse için. Kimsenin ne yaşadığını da bilmiyoruz. Hem bazen öyle şeyler yaşanıyor ki o insanın sadece kendi içinde bıraktığı belki ömür boyu unutamayacağı şeyler... Ben avukatlık yaparken öyle olaylara şahit oldum, öyle şeyler gördüm ki. Hepsi hayata dair acı bir çizgi çekti gözümde. Hayat toz pembeden gri bölgeye doğru kaydı benim için. Neyse şimdi bu kadar olumsuzluk bir yana huysuz yaşlıları, umutsuz ev hanımlarını, sinirli hastaları anlıyorum. Belki size nefes aldırmayan o patronunuz iki yıl önce bir asansör boşluğunda çocuklarını ve eşini kaybetmiştir. Bilin istedim. Ne olur hayatı sadece o instagram sayfalarından takip etmeyin. O sayfaları gördüğüm zaman düşünüyorum, gerçeklere neden  gözümüzü bu denli kapatıyoruz diye. Dünya nereye gidiyor neden farkında değiliz?      Sürekli
 İlk Adım      Okuduğum kitaplar, izlediğim filmler, kimi zaman yazarlara ulaşmam, onlarla yazışmalarımın uzun zamandır beni sürüklediği bir yol var: Yazmak. Çok şehir değiştirdim. Pek çok farklı sosyal ortamda bulundum. Okullardan okullara, kurslardan kurslara, otobüslerden metrobüslere öylece sürüklenip dururken çok düşünürdüm. Şu anda ise mesleğimi, yaşadığım şehri, arkadaş çevremi değiştirmiş, ailemden uzaklaşmış, yalnız ve yeni bir hayata adım atmışken bir içsel yolculuğa çıkmış olduğumu fark ettim. Bu süreci de yazarak gözlemlemek ve belki de bu şekilde birilerine ulaşmak istiyorum.      Süreç, içimde kaldı dediğim her şeyle başladı. Her nefesin yeni bir hayat bahşettiğini bildiğim bu yirmi yedi yaşıma asılıp kalmak istiyorum bazen. Bisiklet sürdüğüm, deniz kokladığım, bergamotlu çay içtiğim sıralardayım. Papua Gine'de yeni bir hayata başlayan Cambly eğitmenlerim gibi olmasam da bir varoluşsal iç yolculuk mevcut :) Her neyse yolun bir sonu var biliyorum, o beni ne kadar tatmi