BİRAZ FARKLI MIYIM ACABA?
Son zamanlarda o kadar çok genç böyle düşünmeye başlamış ki. 2023'te Google'da en çok aratılan şeyler arasında "Ben farklı mıyım? Ben kimim? Neden sevilmiyorum ?" gibi şeyler olduğunu duyduğumda (Bu Mu Yani? podcast yayınında) işte bu dedim. Gençler sorguluyor ve de sonra bu sorgulamaları sorun mu acaba diye düşünüyor. "Biraz farklı olmanın nesi var ki? Hem özgüven bile kazandırıyor insana", demişti biri. Daha doğrusu bir reçelblog yazısında okumuştum.
Ben de biraz farklıyım ama farklı durmayanlardanım. Gizem severim, kasvet severim. Siyahı beyazdan, yağmuru güneşten çok severim. Çok düşünürüm, hızlı hızlı akıp gider düşünceler kafamdan. Falan filan teyze ve amcaların beni hapsettiği kalıplara benzemiyorum (onlar bunu bilmese de :)). Annem neden her şeye kafa yorduğumu merak eder hep. Bilmem belki bu bir varoluş biçimi. Bu dünyayı, bu düzeni, etiketleri sorgulayan biriyim. Zamanında zihnimi o kadar susturmak istemiştim ki bu yüzden. O kadar bastırmıştım ki içindeki sesleri. Şimdi özgürler, konuşsunlar istiyorum. Hem bu yazmama sebep oluyor. Aramak ne zamandan beri kötü oldu ki? Sadece marka çantalardan, iphonedan ve bunun gibi şeylerden başka dertleri olan insanları seviyorum. Onlar kaliteli insanlardır. Böyle insanların bir hikayesi vardır. Hikayesi olan insanları seviyorum.
Farklı olmak bir varoluş sağlar bazen. On beş yaşımda ilk defa sınıfça yapılacak bir piknik gezisine giderken başıma açık yeşil rengi o örtüyü geçirdiğimde hissetmiştim bunu. Arkadaşlarımın o gün bana nasıl bakacaklarını düşündüğümde her şeyi doğru yapma isteğimle birlikte kafamda başka bir şey daha vardı: meydan okumak, farklı olmak. Siyah pantolonumun üstüne geçirdiğim tunik ve kombinlediğim şalımla "Merhaba" diye karşılarına çıktığımda tüm arkadaşlarım başımın üstüne doğru bakıyorlardı. İlk başta kulaklarıma kadar kızardığımı hissederken daha sonra bu bende o gençlik yıllarımda müthiş bir var olma hissiyatı oluşturmuştu. Bilemiyorum Altan. :D Neler yaşamışız.
Neyse işte neticede öylesine sıradan bir günde o yanınızdan 3 kilo domates içeren pazar çantasıyla geçen kızlar var ya. Bir dünyaları var. Onlardan bir tanesi olan ben yer yer felsefe yapan, hukuk okumuş, siyasete pek kafa yormayan, bir yandan Kurtlar Vadisi hayranı, bir yandan ise 3 saatlik sanat sepet filmleri izleyen, NBC filmleri takip ederken, İran sineması hastası olan biriyim. Paramparça şarkısını Müslüm Gürses'ten dinlemeyi seven, Ferdi Tayfur'un "Merak Etme Sen" isimli şarkısına eşlik eden tesettürlü bir kız. :) Dövüş dersleri almak istediğinde sen git bale dersi al denmiş biri :D İçimde belki bir prensesle karışık Zeyna vardır ne biliyim. :) Aslında bambaşka şeyler yazma fikrim vardı n'olldu böyle yaa. :S
Google'da farklı mıyım, neden farklıyım diye aratacak kadar naif olan o insanlar, bakın size ne diyeceğim: Ayaklarınız yere basmıyorsa şu sıralar, varsın basmasın olmaz mı? Bir ayağınız hafif bükülü yerde kaldığı sürece sorun olmaz. Ya da yoga yapıyorsanız tamamen kafa üstü ters durmanız da mümkün. Bu yazı böyle esprili kalsın bakalım. Bir dahaki sefere daha olgun yazılarla geleceğim. (100 kişiden oluşan kemik okuyucu kadroma ithafen:D)
Yorumlar
Yorum Gönder